Alamut Kalesi, İsmaili lideri Hasan Sabbah’ın karargâhıydı. “Kartal yuvası” anlamına geliyor. Gazurhan köyü yakınında, 2 bin 163 metre yükseklikte bulunan kaleye uzaktan bakıldığında bir kaya parçası gibi duruyor. Ama zirveye ulaşıldığı zaman kalenin izleri ve onu çevreleyen coğrafya gerçekten etkileyici. Hasan Sabbah, 1124 yılında vefat edene kadar buradan çıkmamıştı.
Araştırmacı yazar faik bulut şöyle der: Sanıyordum ki, Alamut ismi sadece bir kaleden ibaret. Çünkü eski Farsçada kartalların zirvesine erişemediği bir yüceliği ifade ediyordu. Gördüğüm kale yüceydi, sarptı, üç yanı blok kayalardan oluşuyordu; ancak değil kartallar, sıradan kuşlar bile o tepeye ulaşabiliyorlardı. Ezberimi ilk bozan, bir köylü oldu. Kalenin dibindeki Gazurhan köyünden emekli öğretmen Murtaza Seferi’ye sordum, “Alamut neresi?” Ders verir gibi cevapladı: “Alamut dediğin bir kaleden ibaret değil, koskoca bir mıntıka. Bir ucu Elburz’da, bir ucu Hevdekan, diğeri Haşkeçal Dağları’nda. Şarki (doğu) ve Garbi (batı) Alamut arasındaki mesafe 55, dağları birbirine bağlayan vadi 25 kilometre uzunluğundadır. Şarki Alamut’ta 65, garbisinde 75 köy bulunur. Çevresinde Meydani Dime, Kebeği Dime, Domiki, Harajuru, Dilmande, Latı, Bağıldeşt isimli yerleşim yerleri var.”Hasan Sabbah'ın önderliğini yaptığı, fedailerine sahte bir cennet vaadiyle kendi Haşhaşilik öğretisini yaydığı, tarihte Belde’t-ûl’İkbâl adıyla şöhrete kavuşan Elemûtlar Devleti'in karargahı ve başkenti niteliğinde hizmet vermiş olan bir yerleşim birimidir. Nizari-İsmaili mezhebinin yaşatılmasında büyük bir rol oynayan bu merkezde adamlarına cennetinanahtarlarını kendi ellerinde bulundurduğuna inandıran ve haşhaşın uyuşturucu etkisini kullanan Hasan bin Sabbah, eğitime tabi tuttuğu fedaileri aracılığıyla birçok devlet adamı ve hükümdarın canına mâl olan suikastler tertip etmeyi başarabilmiş ve çevresindeki ülkelere epey gözdağı vermeyi başarabilmişti. Suikast düzenlemek anlamına gelenİngilizce assassination kelimesinin burada yaşayan haşhaşin örgütünün adından değişerek türetildiği zannedilmektedir. Zamanın Haçlı kaynaklı tarihçileri Hasan bin Sabbah fedailerinin kendilerini feda edecek kadar davaya bağlı olmalarını anlamlandıramamış ve siyasi suikastleri yerine getirmesi için haşhaşın uyuşturucu etkisini kullanıldığını öne sürmüşlerdir.
Alamût Kalesi, ya da Elemût – Belde’t-ûl’İkbâl (Farsça: قلعه الموت Kal'at Elemût veya الموت Elemût); Elemûtlar NizârîBâtınî-İsmâ‘îl’îyye Devleti'nin yönetim merkezi konumunda olan ve Hazar Denizi'nin güney kıyısında yer alan bir kaledir. Kelime mânâsı olarak "Kartal Yuvası" anlamına gelmektedir. Cüstaniler kralı Veşudan İbn-i Cüstan tarafından inşa ettirilmiştir. Kelimenin mânâsı "Aluh āmū[kh]t" ("Kartalın Öğretisi" ya da "Cezalandırma Yuvası") anlamlarına gelmektedir. Ebced hesabına göre ise "Elemût" (الموت) Hicrî 483 yılına tekâbül etmektedir, ki bu sayı kalenin Hassan-ı Sabbah tarafından zapt edildiği yıla karşılık gelmektedir. Elemût – Belde’t-ûl’İkbâl, Hasan Bin Sabbahtarafında feth edilene kadar Cüstaniler'in denetimi altında kalmıştır.
Alamût Kalesi
Heft Bab-ı Seyyidne Kelam-i Pir olarak da anılan Elemût Devleti'nin kurucusu Nizârî Dâ’îsi Hasan bin Sabbah’ınYemen’den Kûfe yakınlarındaki Himyari bölgesine gelen, oradan İran’a geçerek bir süre Kumm şehrinde yaşayan, ve daha sonra Rey kentine yerleşen bir aileye mensup olduğu iddia edilir. Kurucusu olduğu İran'nın Elemût Bölgesimerkezli Nizârî İsmâ‘îlî Devlet, İmamet (İsmailiyye öğretisi) ve İmâmet (Nizârî i'tikadı) üzerine inşa edilmiştir.
Kaynaklar: Atlas dergisi ve Wikipedia
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder